
Her neyse bu işin duygusal kısmı! Şimdi de müzikale gelelim... Tamamen arkadaşım olduğu için kayırma potansiyelinden uzaklaşarak objektif şekilde yorumumu yapıcam. İlk gittik salonun olduğu yere açık büfe şaraplar falan bulduk karşımızda. Tabi ki de hemen birer bardak şarabımızı aldık ve oyunun başlamısını bekledik. Bir baktık ileride platin sarı saçlı bir adam duruyor! Evet Uğurkan Erez beyefendilermiş gelen, yanında da eski tozlu raflardan kopup gelmiş, adını hatırlayamadığım bir manken. İçimizden hepimizin ne işi var bunların, yeni yetenek bulmaya mı gelmişler, oyun bu kadar ün yapmışmı ki gibi sorular geçti. Her neyse içeri girdik ve oyun başlamaya yüz tutmuştu. Bilgi Üniversitesi'nin güzel bir salonu var, komforlu, sahne görüşü rahat, ışıklandırmaları kaliteli. Dekorlar da kolay değiştirilebilen ama güzel cinstendi. Sonra oyun başladı ana 8 karakter ve yan karakterler vardı. İlk tepkim çok cesurdu! Hatta bazen kendimi acaba aileleri gelip izledi mi, utandılar mı gibi gayet kapalı iç seslerle baş başa buldum. Ama gerçekten performansları mükemmeldi. Zordur müzikal diye biliyorum ben, (öyle öğrenmişim :)) bir yandan dans edip, koşup, zıplayıp bir yandan da detone olmadan, sesin titremeden şarkı söylemek. Hepsinin sesleri, dansları duruşları o kadar güzeldi ki hayran kaldım. Hepsi rolünün hakkını o demin dediğim saçma, öğrenilmiş kaygılara düşmeden o kadar güzel veriyordu ki onlar adına gururlandım. Eminim izleyen herkes de aynı şeyleri yaşamıştır. Sonuçta bir üniversite oyunu, mezunlar da var ama çok da profesyonel değil hiçbiri. Aralarında konservatuarlılar da varmış belki onları daha profesyonel olarak değerlendirebiliriz ama ne olursa olsun kısa zamanda mükemmel bir iş çıkarmışlardı. Biraz fazlaca uzundu 2 buçuk saat sürdü, sonuna doğru arada mayıştırdı ama bir yerinde bir şekilde uyandırmayı başardı. Danslar, kostümler, şarkılar hepsi çok güzeldi... Hepsinin ellerine sağlık demek istiyorum! Bir de şu klişe "yüreğinize sağlık" lafını da diyebilirim. Çünkü arada o kadar güzel replikler vardı ki... Aklımda kalan, en çok etkilendiğim şuydu, bir travesti olan Angel adlı karakterin bir repliği bu; kendisini rahatsız eden bir adama aynen şöyle diyor: "Senin olabileceğinden daha fazla erkeğim ve sahip olabileceğinden daha fazla kadın". Çok etkilendim, bunu yazmalıyım diye direk beynime kazıdım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder